Bu Blogda Ara

21 Nisan 2017 Cuma



BEKLEMEK;
Hayatımız hep bir beklenti üzerine kurulu.Beslesinler diye, sevsinler diye, düşünsünler diye,
özlesinler diye, bize sıra gelsin diye bunun gibi bir sürü hayat yolunda beklentimiz oluyor.
beni düşünsün, beni sevsin, şu işim olsun, okulum bitsin, kariyerimi tamamlayayım, emekli olayım, yaz gelsin, tatil olsun, mailim gelsin, eşimi, babamı, annemi, kardeşimi, sevdiğimi, arkadaşımı derken bu liste uzayıp gidiyor. Halbuki artık çok ta beklemeye tahammülü olmayan bir nesil olmaya başlamışken bilgisayarın telefonun bile açılmasını çalmasını beklemek insanın canını sıkmakta. Biz beklemeye zorlanırken bu duyguyu birde çocuklarımıza öğretmek gerekiyor ama onların karşısında biz aslında beklemekten en çok sıkılan nesiliz.
Nasıl böyle sabırsız olduk tahammülsüzlük kapımızdan ne zamandan beri girdi ?
Ne zamandan beri ?
Bunları düşünürken bile hemen geçsin bitsin gitsin diyoruz. Ama bazen hiç geçmeyen sızılarımız yaralarımız kalıyor bizde. Üstümüzden öyle bir geçiyor ki neşemiz kalmıyor ne için mutlu oluyorduk neyi seviyor ne ile  sevincimizi katlıyorduk unutuluyor. Sonuç beklemekte öyle bence. Beklemek düşüncesi bizi o kadar sarıyor sarmalıyor ki içinizden düşünmeye başladığınızda beyin güzel hatıraları alıp yerine sıkıntıları soruları kasveti koyuyor. Sonra güzel anılar bir bir yok olup siliniyor. Bunu kendimize neden yapmaya başladık ki ?
ne zamandan beri ?
Ne kadar güzel şeyleri beklesek bile bu duygu alıp götürüyor bazı şeyleri
Anı yaşamak belki çok çok daha iyidir.Beklentileri geri plana atıp bu günün mutluluğunu yaşamak, huzuru en derinde hissetmek dileği ile...

12 Nisan 2017 Çarşamba



GEÇMİŞ ;
Hani bir çoğumuz kullanırız ya keşkeleri , şimdiki aklım olsaları, bundan sonra asla böyle yapmayacağımları , ah geriye dönebilsem bunlar olmazdıları v.b . Şimdiki aklım olsa eskiye dönsem neler yapardım diye mutlaka soruyorsunuzdur kendinze. Pişmanlık insanda ister istemez oluşan bir hal. Ben çok yaşıyorum eski zamanlarım olsa da şu aklımla geri gitsem. Bütün saçma sapan hayatıma girmiş insanlara sende kimsin diye yüzüne haykırsam bu yaşadığım yüklerden arınırım azda olsa. Hatalarımı yapmadan orada engelleyebilseydim kendimi, hafiflerdim belki her gece düşünceler boğmazdı beni. Ama sonra da diyorum ki eğer o hatalar olmasaydı bu gün ben bu akılda olur muydum. Belkide onlara teşekkür etmeliyim iyi ki hayatımda oldunuz ve bana bunları yaşattınız. Şimdi düşünemeyecektim belki benim hatalarım var diye. Ama ayaktayım onlarla yaşamaya çalışan kendine zaman bulması gereken ve çocuklarını da bu hengamede sahiplenip onlara en iyisini vermeye çalışan. Ben bunları yaşadım ama sizin çocukluğunuzda gençliğinizde böyle zedelenmeler bırakmak istemiyorum demeyecektim belkide. Geçmişe dönsem belki de kendime uzaktan bakar sonra geri dönerdim. Bazılarını yok sayar bazılarında kendime nasihat ederdim. Büyüklerimiz gibi sevmeye çalışmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok .Ne yaşamış olursak olalım bizim hayatımızı sevmemiz ona değer vermemiz gerek. Geçmiş anılarla dolu önemli olan iyilerini güzellerini toplamak, Hatalarımızı da yanımıza alıp kabullenmek gerek. Geleceğe bakmanız dileği ile...

5 Nisan 2017 Çarşamba

HİKAYE;
Zamanın birinde bir köyde başlayan yine bir kadın hikayesi bu. En güvenilir dediğimiz en bizden içimizde kan bağımızdan olan birinden gelen vurgunun hikayesi bu. Yalan söyler belki ama bu kadar can yakmaz diyebileceğimiz bir hikaye bu. En doğru en içten ve en yaşanmış olan hikaye bu. Yazarak anlatabilirsem ne ala bana diyeceğim bir hikaye bu.
Bir kadın hayatına başlarken neden hep 1-0 geride başlıyor anlamıyorum. Bir kadın hiç kimsenin malı değil kimsenin senedi sepeti değil kimsenin namusu hiç değil. Herkesin bir canı var o da Allah'a verilecek ona teslim edilecek bir can bu erkekte de aynı kadında da BİR CAN.
Kızımız doğar, büyür ve evlenir. Hepsi zaten bizim geleneğimize göre olağan olması gereken bir süreç. Evlilik öyle böyle işte o zamanların kabul gördüğü gibi düşe kalka bir şekilde devam etmektedir. Bu arada çocuklarda olur. Zahmetleri Çekilir. Unutmayayım evlendirilirken zaten BAŞLIK PARASI da alınmıştır o olmazsa olmaz kadın MALdır çünkü. Bu evlilik böyle devam ederken uzakta evli olduğu için anasını babasını binde bir görmeye giden bir evlat olmuştur kızımız. Tabii o zamanlar böyle herkesin elinde telefon yok. Haber alınması zor. Canımız kanımız ağabeyimiz yada kardeşimiz bir gün çıkagelir elinde acı kötü bir haberle "anam rahatsız ölüm döşeğinde acilen seni bekliyorlar". Kim koşa koşa gitmez ki ana baba denilince. Ama çocuklarına gelme demiş kardeşi yada ağabeyi. E nede olsa ölüm döşeğindeki anasına gidecek. Evlatlarını gözü yaşlı zar zor bırakıp düşmüş kanından olan adamın yanına. Şehre gelince adam demiş ki sen bin bu trene bende şimdi geliyorum. Güven çok önemli değil mi hayatımızda o da güvenmiş kanından olan adama ve binmiş trene o gelmeden daha. Halbuki bundan sonra hayatı nasılda değişecek neler olacak bilemez bilinmezliğe gittiğini nereden bilsin. Neyse oturmuş bekliyormuş tren kalkmış telaşlanmış etrafa bakınırken hala bekliyormuş bekliyormuş...
Ardından iki adam gelmiş ve yanına oturmuş. Daha ne olduğunu anlamadan adamlardan biri konuşmuş "BİZ SENİ SATIN ALDIK AĞABEYİNDEN". Artık bizimle yaşayacaksın benim karım olacaksın. Buyuz biz bu kadarız ne yazık ki hala bu şekilde yaşayan bu şekilde muamele gören sadece Allah kullarıyız biz. Hepimiz kuluz ama kulluk yönümüzü şaşırmış kullarız...
Meğerse o kanımdan canımdan dediği adam onu paraya sıkıştığı için bir kez daha satmış. Hemde evlatları var onun bir hayatı var demeden evli bir kadın demeden üzerinden pazarlık etmiş ve satmış...
Sonra nasıl bu hayata alışmış bilemem ama orada da evlatları olmuş orada da bir kocası bir evi olmuş. Şimdi sorsam size bu kadının yerine koyar mısınız kendinizi ?

Empati yapabildiniz mi yapabildik mi?

2 Nisan 2017 Pazar



MUHTAÇ ...
Hayatımız ne zaman başlar ne zaman biz artık hayatımızın sahibi oluruz ? Bence hiç...
Çünkü ;
Doğduğunda annene muhtaçsın,
Büyürken ailene,
Gençken ailene ve arkadaşlarına,
Yetişkinken işine,
Evlendiğinde eşine,
Anne veya baba olduğunda evladına,
Yaşlanınca herkese muhtaçsın...
Bu ihtiyaç ve muhtaçlık yaşadığımız sürece devam ediyor sürüp gidiyor.
Hayatımızın ne zaman sahibi olmak istersek hep bir teklik hep bir yalnızlık kapımızı çalıyor. Kimisi giriyor o kapıdan kimimiz korkup kaçıyor en çok bildiği yere kalabalığa. Yalnızlığı seçen kişi aslında ona da muhtaç olduğunu bilmeden güçlü olduğunu göstermek için seçer bu yolu. Kim ne tarafa giderse gitsin muhtaçlık her zaman devam ediyor edecek...

Mantıklı seçimler yapmak dileği ile...